Son bir iki yılda kahveye dair bildiklerimiz ne kadar da arttı. Starbucks’la hayatımıza giren kahvelere tam alışmıştık ki üçüncü nesiller çıktı. Sifonla aeropresle demlemeler, Kolombiya’dan Guatemala’dan gelen kahve çekirdekleri derken kahve siparişlerimiz epey bir uzadı. Yalnız halen çözemediğim şeyler yok değil: Artık takılmadan söyleyebildiğimiz “macchiato” Starbucks haricinde bir yerde söylediğimizde neden iki yudum geliyor? Flat white’ı seviyorum ama diğer favorim ristretto biancodan ne farkı var? Peki ya “Cortado”ar “Piccolo”lar “Red Eye”lar da nereden çıktı? Bir arkadaşımı beklediğim cafede uzun uzadıya giden kahve çeşitleri görünce en iyisi bir araştırmak dedim ve sizler için derledim topladım 🙂
Her şeyin özü espressodan geliyor aslında. Taze çekilmiş 7 gr kahveden 30 ml suyu basınçla geçirip saniyeler içinde elde ettiğimiz bir kahve espresso.
Duble espressonun (buna da dopio diyorlar) üzerine biraz süt köpüğü kondurursanız macchiato oluyor -ki macchiato İtalyancada lekeli demekmiş. Yani süt köpüğü ile “lekelenen” espressonun bizim içtiğimiz karamel macchiatolarla bir ilgisi pek yok. Starbucks sizi yanıltmasın 🙂
“Süt köpüğü yetmez, ben daha sütlü içeyim” derseniz kahveyle aynı oranda sütle cortado, kahvenin iki katı kadar sütle flat white içiyorsunuz. Kısaca özetlersek yoğunluğuna göre: espresso>macchiato>cortado>flat white.
Espressoyla sütün arasında çikolata olsun derseniz de o artık mocha oluyor. Sütlü kahve sevmeyenler espressonu sadece sıcak suyla yumuşatabilir, o zaman da Americano istemeniz gerek. (İtalya’da sabahın köründe içemediğim o yoğun espressolara sıcak su koyarak meğer Americano yapmışım da haberim yokmuş, o zamanlar Starbucks dili ve edebiyatı bilmiyorduk tabi) Espressonuza süt koyup bir de üzerine süt köpüğü koyarsanız da belki de ilk göz ağrımız olan cappucino’yu içiyorsunuz.
Espresso ve ekibini anladıysak sıra ristrettoda. Kendisini yine Ristretto Bianco olarak tanıdık ama aslında ristretto, espressonun hazırlanırken daha az suyla temas etmiş hali. Hatta teknik detay verirsem espresso makinesindeki el presini daha hızlı çekerseniz kahve suyla daha az temas etmiş oluyor ve yaklaşık 22ml lik daha yoğun ama kafeini daha az olan ristrettomuz ortaya çıkıyor.
Peki ristrettoyla neler yapılıyor? Ortasına yine süt köpüğü koyarsak piccolo, biraz daha süt eklersek de piccolo latte.
Aslında işin daha detayları da var. Sütün ısıtılması veya köpürtülmesi bile fark ediyor, kullanılan bardak veya fincan isim değişikliğine sebep olabiliyor. Hatalarım olabilir bu yazıda çünkü kahve konusu derya deniz ve dediğim gibi önemli detayları var. Yeni çeşitler çıkana kadar bu bilgiler bizi kurtarır 🙂
*Fotoğraflar bana ait değildir*